Değerli güvercinseverler,
Beste sportvrienden,
deze internetsite heb ik hoofdzakelijk in het Turks opgezet. Omdat ik zelf afkomstig ben uit Turkije, probeer ik via deze site mijn landgenoten te informeren over onze duivensport, duivenziektes, verzorging enzv. Want in Turkije is de duivensport in opkomst.
U kunt via links aan de linkerkant verschillende pagina's bezoeken en via links aan de rechter kant van deze pagina kunt u verschiellende video opname's bekijken. Heeft u een opmerking, kunt u altijd in mijn gastenboek kwijt.
Ik wens u veel kijk en leesplezier en hoop dat u wel begrip kan opbrengen voor de situatie
ALTTA RESIMLERINI GöRDüGüNüZ IKI KUS KUMESIMIN TEMEL TASLARIDIR
Üstte gördüğünüz ( ''DE WITTE'ENGEL'') kuş benim kümesimin temeli sayılır. İlk yıllar kümesimdeki kuşların büyük çogunlugu onun yavruları yada torunlarından oluşmaktaydı.
Kendisi değişik etaplarda 8 defa birincilik alırken, 1990 ve 1992 yıllarında bölgemizde birinci vites GENERAL şampiyonu oldu.
Ancak 4 ekim 1996 gecesi malesef, cesitli birincilikler almis 15 yavrusu ile birlikte kümesimden çalındı. Böylece hayatımın en büyük üzüntülerinden birisini yaşadım.
Önce kisaca kendimi tanıtarak söze başlamak istiyorum. Ben Fikret Barış Gaziantepli Evli ve üç çocuk babasıyım. Türkiyede Endüstri Meslek Lisesini bitirdikten sonra 1979 yılinda yüksek öğrenimimi yapmak için geldiğim Hollandadan geri dönmek henüz nasip olmadı. Burada çalışmaya başladım ve çeşitli sosyal faaliyetlerden sonra 1998-2006 yılları arası iki dönem üst üste Belediye meclisi üyeliğine seçildim. Bazı sağlık sorunlarımın yanında güvercinlerede biraz zaman ayırabilmek ve dinlenebilmek gayesiyle son seçimlere katılmadım.
Güvercin merakım yaklasık 10 yaşlarındayken rahmetli Babamın aldığı bir çift Urfa taklacısı ile başlamıstı. Sabah okula giderken bıraktığım taklacı saatlerce uçar ve bazen bulutların arasına kadar yükselirdi. Evimize birkaçyüz metre mesafede olan okulumuzun üçüncü katındaki sınıftan onun uçuşunu izlediğim olurdu. Ondan aldığım hazla bende inanılmaz bir güvercin sevgisi oluştu. İlerleyen yıllarda daha çok Güneydoğu illerimizde rastlanan Filo kuşları besledim. Onlarin zevkide bir başka güzeldir. Hani zayit olduğunuz bir rakibinizin güzel bir kuşunu, her türlü maharetinizi kullanarak tutabilmek, yada akşam ezanından sonra yapılan döküşmeler esnasında rakibinizden yakalayacagınız bir kaç kusun verdigi haz, dünya malına deger. 30-40 yıl önce yapılmış döküşmelerin hikayeleri halen büyük bir heyecanla anlatılagelir.
Posta merakım ise tamamen bir tesadüf sonucu oluştu. Haziran 1987 de Rosmalen şehrindeki bir göl kenarında gezinti yaparken suda çırpınan yarali bir güvercin gördüm. çevredekilerinde yardımı ile onu boğulmaktan kurtarıp eve getirdim. Ayağındaki marka üzerinde telefon numarası vardı. Sahibini aradım ve onun yaralı olduğunu anlattım. Bu telefon görüşmemiz esnasında adam bu hayvanların yüzlerce kilometre yerlerden salındığında, neredeyse bir otomobilden daha hızlı uçarak gelip kendi kümeslerini bulduklarını ve Hollandada yaklaşık 50.000 kişinin bunu bir spor, bir hobi olarak yaptığını anlattı ve istersen bu güvercin sende kalsın dedi.
İnanın o gece sabaha kadar rüyamda güvercinden başka birşey görmedim. Ertesi gün işten gelir gelmez hemen etrafta posta güvercini besleyen birilerini aramaya başladım. Lafı uzatmayalım, kümes yaptım bir satıcıdan 7 çift güvercin alarak bir kac tane de hediye felan derken guvercinleri çoğalttık. Derneğe kayıdımı yaptırdım ve 1988 yılında yarışmalara başladığımızda Hollandalı arkadaşlar ilk yıllarda fazla birşey beklemememi, hatta arada bir dereceye girebilirsem çok sevinmem gerektiğini, çünkü bu işin göründüğü kadar kolay olmadığını söylediler.
Onların bu sözleri elbette iyi niyetli sözlerdi ama, doğrusu beni çok kamçılamıştı. Büyük konuşup ileride mahcup olmamak için fazla birşeyde diyemiyordum.
Ama içimden biraz bekleyin ben size dünyanın kaç bucak olduğunu göstereceğim diyordum.
Elimdeki bu kuşlardan aldığım 13 yavru ile 1988 yılında yarıştım. Her ne kadar arkadaşlar aldığım sonuçların çok iyi olduğunu söyleselerde beni tatmin etmemişti.
!988 güzünde muntazam 7 metrelik bir kümes satınalarak vinçle evin üstünden aşırarak bahçeye koydurdum. Hemen ardından genelde JANSSEN soyundan kuşların çoğunlukta olduğu bir kümesin kuşlarının hepsini (50 tane) satınaldım. Bu işten iyi anlayan Bert Nooyen ismindeki arkadaşında yardımı ile yaklaşık 70 kuştan 20 çift seçerek en iyilerini evde bıraktık ve gerisini elden cikardik.
1989 yılında 40 tane yavru aldım. Büyük bir hırs ve azimle onların günlük bakımlarini çok iyi bir şekilde yaptım. Nihayet Yavru yarışları başlamıstı. İlk yarışta birinci, üçüncü, ve dördüncülüğün yanında siralamada ençok kuşu olan bendim. Arkadaşlar her nekadar benim güvercinlerimin tesadüfen bu hafta gurup halinde geldiklerini ve haftaya durumun degiseceğini söyleselerde, ileriki haftalarda benim yavrularin performansı dahada yükseldi ve o yıl Yavrular klasmanında yalnizca bulunduğumuz şehirde değil, aynı zamanda yaklasık 7 yerleşim biriminden olusan bir bölgedede şampiyon oldum. üç kategoriden olusan yavrular şampiyonasının her üçündede RAYON birincisi olmuştum.
Baslangıç yani temel iyi olduğu için bu başarılar bu güne kadar bazen artarak bazen eksilerek devam etti.
Bu başarıları koruyabilmek için ilerleyen yıllar içerisinde VAN LOON, KOOPMAN ve KLAK gibi önemli soylardan takviyeler yaptim ve yapmayada devam ediyorum Bu uğraştan büyük zevk aliyorum ve son yıllarda Türkiyede de posta meraklılarının çoğalmasından memnun oluyorum. Istanbul, Izmir, Eskisehir ve Diyarbakır gibi illerden birçok arkadaşla tanıştım sağolsunlar bizi misafirperverlikleri ile mahçup ettiler. Bu ziyaretlerim esnasında, Postagüvercinleri sporu dediğimiz şey hakkında gerekli altyapının oluşturulamadığı ve büyük bir bilgi boşluğunun olduğunu gördüm. Gerek bu ziyaretlerim esnasında gerekse internet üzerinden görüştüğüm arkadaşlara bu konuda elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum. Bu site aracılığı ilede ufak bir katkıda bulunabilirsem ne mutlu bana. Hepinize günün yorgunluğundan uzak, bol zevkli nice güvercinli yıllar dilerim.
Saygılarımla